TarihSayfası tarihsayfasi.com



warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/tarih/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

ekonomik kriz

2008 yılının son aylarında ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkelerini olumsuz yönde etkileyen ekonomik gelişmelerdir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımıyla kıyaslanan bu kriz özellikle Eylül 2008 ayında gözle görülür hale gelmiştir. ABD'deki taşınmaz mal piyasasının birden değer kaybetmesi ve bunun sonucu olarak tutulu satışlardaki kişisel iflasların artmasının bu krizi tetiklediği sanılmaktadır.

Ekonomik Krizin Nedenleri

2000'li yıllar boyunca başta petrol olmak üzere bütün emtia ve tarım ürünleri fiyatlarında büyük bir yükseliş gözlendi. Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerde gözlenen ekonomik büyüme bu ürünlere olan talebi arttırdı ve fiyatların yükselmesine neden oldu. 2008 yılında gıda fiyatları tarihin en yüksek düzeylerine ulaştı. Altın ve petrol gibi değerli maddeler de tarihinin en yüksek değerini kazanırken ABD dolarının değeri hemen hemen bütün diğer para birimleri karşısında önemli ölçüde düşmüştür.

2000 yılının başında IMF ile yapılan stand-by çerçevesinde yürürlüğe giren yeni programın amacını enflasyonla mücadele oluşturuyordu. Enflasyon artışına paralel olarak döviz artışı makul görülürken TL cazip hale getiriliyordu. Güven unsurunun ön planda olması hükümetin iç borçlanmada sorun yaşamamasını kolaylaştırıyor, düşen faizler talebi canlandırırken ucuzlayan döviz ithalatı patlatıyordu. Ama bu olayların sadece bir yüzüydü.

Arka planda ise vahim sonuçlar yavaş yavaş ortaya çıkmaktaydı. Durumu gittikçe kötüleşen kamu bankaları sistemi yıpratıyordu. Bir türlü gerçekleşmeyen reform ve düzenlemeler ise sıkıntıları artırıyordu. Makro dengelerdeki sorun açığa çıktıkça yabancı yatırımcının da gözü korkmaya başladı.

KRİZ BAŞLIYOR

Kasım 2000 ortalarında piyasadaki sıkıntı artarak hissedilmeye başladı. Bankalar hakkındaki dedikodu sistemin daha da tıkanmasına neden oldu. 8 Kasım 2000'de Global Menkul'un sahibi Kutman'ın banka operasyonları çerçevesinde tutuklandığı söylentileri, 13 Kasım'da Egebank'ın eski sahibi Hüseyin Bayraktar'ın gözaltına alması ve Yurtbank'ın sahibi Ali Balkaner ile oğlu Hakan Balkaner'in Mali Şube'de sorgulanması panik havasını körükledi.

Kasım 2000'in ikinci yarısında artan likidite sıkışıklığı ile su yüzüne çıkan kriz, mali piyasaları derinden sarstı. Bankalar hakkında ortaya atılan dedikoduların artması, bazı bankacı ve işadamlarının tutuklanmasıyla başlayan süreç piyasalar üzerindeki gerginliği artırdı.

Borsa satışların etkisi altında kalarak 1999 yılı seviyelerine gerilerken gecelik faizlerde rekor artış yaşandı. Kısa bir süre içinde Türkiye'den 7 milyar dolarlık döviz çıkışı gerçekleşti. Hükümetin krizin önünü kesebilmek için aldığı tedbirler işi yaramazken IMF'den Aralık başında sağlanan 10.4 milyar dolarlık ek destek gerginliği biraz olsun yatıştırdı.

Temmuz 1997'de Tayland'da başlayan ve Asya Kaplanları olarak bilinen birçok Doğu Asya ülkesinin para birimlerini, borsalarını ve diğer kıymetlerini etkileyen ekonomik krizdir. Yerel olarak IMF Krizi olarak da bilinir, ama bu isim tartışmalıdır. Krizin varlığı ve sonuçları üzerinde görüş birliği olsa da nedenleri, kapsamı ve çözümleri tartışılmaktadır.

Endonezya, Güney Kore ve Tayland krizden en çok etkilenen ülkelerdir. Hong Kong, Malezya, Laos ve Filipinler de bu krizden oldukça etkilenmişlerdir. Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan, Singapur ve Vietnam ise görece az etkilenen ülkelerdendir. Japonya bu krizden fazla etkilenmemişti ama kendi içinde uzun dönem sürecek olan mali zorluklarla karşı karşıya idi. Bütün bunlara rağmen tüm bu ülkelerin para birimleri dolara karşı oldukça değer yitirdiler. Etkilenen tüm ülkeler arasında Güney Kore en fazla zarar gördü. Bazıları, Güney Kore'nin bu krizden çıkarak dünyanın en büyük 9. ekonomisi olmasını bir mucize olarak görürler.

18 Eylül 1873'te üretim fazlası nedeniyle yaşanan krizdir. 20 Eylül'den itibaren New York Menkul Kıymetler Borsası'nın faaliyetleri 10 gün süreyle geçici olarak durduruldu.

Fabrikalar üretimlerini artırırken talebin azalması nedeniyle fiyatlar düşmeye başlamıştı. Bu da bazı fabrikaların işçi çıkarmasına ve bazı fabrikaların maliyetlerinin altında satış yapmalarından dolayı kapanmasına sebep olmuştur. Fabrikalarının batmasına bağlı olarak onların finansörü durumunda olan bankalar da batmıştır. Bu da finans sektörünün batmasına zemin hazırlamıştır. Batmadan ayakta kalabilen birkaç banka ise diğer bankaları ve reel sektör firmalarını alarak monopol oluşturmuşlardır. Bu durum tarihte rekabetçi piyasadan tekel piyasaya geçişin ilk örneği olarak gösterilmektedir. 1873 Ekonomik Krizi sonrası finans sektörü, reel sektörü eline geçirmiştir. Bu krizin etkileri günümüzde de devam etmektedir.

Son yorumlar