Sokullu'nun Vazifesinde İpka Olunması

Sokullu'nun Vazifesinde İpka Olunması

Padişah 2. Selim merhum padişahın cenazesini karşıla­mak üzere yanına almış olduğu hafif süvari alayı ile gayet süratli bir yolculuk sonunda Belgrad'a vasıl oldu. Merhum Padişah'ın cesedi pâkî, tahnit edilmiş olarak bir arabada Belgrad'a geldi. Sokullu, sultan 2. Selim gelene kadar ordu­yu hümayuna Padişahı cennetmekânın nezle olduğu müna­sebetle arabasından çıkmadığını yayar ve ara sıra arabanın yanına gider, perdeyi aralar iradeyi seniyye alır gibi yaparak şüphede olanları bu şüphelerinden vazgeçirecek şekilde ha­reket ederdi. Bunda taki Sultan Selim, Belgrad'a gelinceye kadar muvaffak olmuştu. Suitan Selim geldiğine göre artık merhumun vefatını saklamakta bir mânâ görmediğinden ha­fızlara Kur'an-ı Kerim tilâvet ettirerek Yüce Sultanın irtihalini açıklattı. Bütün asker, güngörmüş serhat beyleri, paşalar, Ci­han Hükümdarı'nın vefatı haberini yanık sesli hafızlardan du­yunca içten gelen bir teessürle ağlamaya başladılar.

Sultan 2. Selim huzuruna gelen Sadrazam Sokullu Meh­med Paşa'nın ellerini öpmek hamlesinde bulundu. Bu dünya­da görülmemiş, hele Osmanlı Devleti'nin tarihinde vukubul-mamış bir teşebbüstü. Evet, 2. Sultan Selim tevâzuun en bü­yük örneğini gösterirken dîni bütün bir müslüman olan So­kulu Mehmed Paşa kibir ve gurura kapılmıyarak aynı za--manda kaîmpederi olan 2. Selim'in elini öpmesine müsaade etmemek için padişahın eteklerine kapanıverdi.

Bu emsalsiz hâdise maalesef okul tarihlerimizde anlatıl-madığı gibi kimse de bu olayın samimiyetini anlama yoluna gitmemiştir. Safhai hayatını vermeye gayret ettiğimiz Hazreti Padişah; Osmanlı Padişahları içinde değersiz padişahlardan gösterilmek talihsizliğine maruz kalmıştır. Böyle gösteren ve­ya göstermeye çalışanlar anlayamamışlardır ki Padişah ol­mak demek en önce Cenab-ı Hakk'ın kitabı mübinİnde bu­yurduğu gibi «Emaneti ehline veriniz» âyetine ittibar ile baş­lar. İşte bu adı geçen 2. Selim Hazretleri bu emri İlâhiye uy­duğunu Sokullu Mehmed Paşa gibi mükemmel ve müdebbir bir veziri görevinde kalmasını emretmekle gösterdi.

Yeniçeriler, yeni padişahtan cülus bahşişi talep ettiler. Pa­dişah tedbirsiz gelmiş cûlüs bahşişini karşılayamamış ancak herkese bir miktar dağıtılmış kalanını Dersaadet'e verileceği vaad olunmuş idi. Orduyu hümayun Dersaadet'e dahil olup Topkapı Sarayı önüne gelince hangi fesat düşüncenin eseri olduğu bilinmeyen bir fitne rüzgârı Yeniçerilerin arasında do­laşmış ve cülus bahşişinin kalanının verilmeyeceği haberi şa­yi olmuştu. Yeniçeri, Padişahın yolunu kesmiş iki saattir onun saraya girmesine mâni oluyor hatta tecavüzkâr lâflar söylemeğe başlamışlardı. Padişahın sabrı tükenmiş, bu mâni oluşa çok canı sıkılmış bir halde Sokullu'ya hitaben:

— Vezirim, Lalam bu fitneyi bir bastır nice göreyim seni hizmet edersin...

Bunun üzerine koca vezir, bir kaç avuç altını isyancıların üzerine savurur. Onlar, bu çil çil altınları kapışmak için birbir­lerine girdiler, isyanlarındaki birlik yok oldu, açılan yoldan Padişah ve maiyyeti saraya dahil oldular.

Sokullu Mehmed Paşa devleti ebed müddete bir hizmet daha yapmış, Padişah Hazretlerini selâmete kavuşturmuştu.

Hazreti Padişah bu hizmetle Sokullu'nun değerini bir daha takdir etmiş ve vazifesini devama emir buyurmuştu. Böylece en isabetli bir karar verilmişti.
Top