Sarıkamış Kazakları Hatmanı

Sarıkamış Kazakları Hatmanı

Doroşenko bir bize, bir Rusya'ya yakınlaşıp, ortalık karış­tıran bir yapıyla nice kan dökülmesine sebeb oldu. Son da­yanak olarak Ruslara taraf olan Doroşenko Kazak Hatrnanlı-ğında bırakılamazdı bu bakımdan yerine Zaparog Kazakları­nın Hatmanı İken sonradan papas olup Yedikule'de mahpusa Konan Himilenitski, kubbealtının emri ile Rum Patriği 4. Par-tiniyos ile Divanı Hümayun tercümanı Mavrokordato tarafın­dan hapisten çıkarılarak, Hatmanlığa tâyin edildi ve Kazakla­rın yanına gönderildi. Tuhaftır ki, Doroşenko'nun yaptığını daha önce bu Hİmilenitsde yapmıştı. Çehrin'in Ruslardan alı­nıp gönderilen Hatmana teslim edilmesi serdar, İbrahim Pa­şaya bildirildi.

1677 senesi idi. Cehrin üzerine gitmesi emredilen Şeytan İbrahim Paşa, senenin 6. ayı olan haziranda Cehrin Kalesini kuşattı. Ancak kaleyi, Rusya Kazaklar ve Alman askerleri savunduğu gibi kalenin üç tarafı bataklık olduğundan, saldırı tek yerden yapılabiliyordu. Sayılanda dört bini bulmaktaydı. Bu kalenin alınması hayli zaman ve zorlukların çıkmasına sebeb olmuştu. 1677 haziranında başlayan muhasara, fetihle neticelendiğinde 12/ağustos/1678 olmuştu ve ondört aylık dişe diş bir mücadele verildi. Osmanlı Ordusu bahse konu mücadelede hayli zor durumlara düştü. Bunlardan; Merzifon­'u Kara Mustafa Paşanın metaneti ve soğukkanlılıyla sıyır­gayı başardı. Cehrin Kalesinde otuzbin düşman askeri öldü­rüldü. 3/recep/1089/12/ağustos/1678'de Tasmin suyunu aŞan Osmanlı Ordusu Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa tari­hindeki bilgiye göre Rus, Kazak ve aşağıda adları yazılı çeşit-11 Tatar kuvvetiyle karşılaşıldı ki tamamı ikiyüzbinİ bulmak-taydı. Tatarlara gelince; Tura Tatarı, Eşker Tatarı, Kazan Ta-tan, Beyluk Tatarı, Kalmuk gibi, kırkdört çeşit Tatardan bahseder Fındıklık Silahdar Mehmed Ağa şu da vardı ki; Ruslar, 2. Bayezid döneminin hayli geride kaldığını gösteren bir gö­rüntü sergiliyordu.

Kırım Tatarları ve Osmanlı askeri, bunların üzerine yürü­yüp Özi nehrine kadar sürdüler, burada mukavemeti güçlen­diren düşman mağlup sayılsada yok edilemeyeceğide anla­şılmıştı. Ordunun zahiresinin azaldığıda görülünce düşman kendi haline bırakıldı. Önce Osmanlı askeri daha sonra Kı­rım Hanı da geri geldi. Veziriazam Mustafa Paşa İstanbul'a döndüğünde serdarı ekremlik vazifesi Kara Mehmed Paşaya tevcih olundu. Kendisine Babadağında bulunması talimatı verilmişti. Bosna Valisi vezir Defterdar Ahmed Paşa Özi Su­yunun uygun yerlerine iki kale yapmak emri aldı. 1090/1679'da tamamlanmış kabul edilen bu kalelerede mu­hafız konduğundan nisbeten biraz daha güçlüce emniyet ted­biri alınmıştı.

Öte yandan; Serasker Kara Mehmed Paşa ve Kırım Han'ından gelen malumata göre, Rusların hummalı bir faali­yet içinde oldukları haber veriliyordu. Şaban/1091/1680 ey­lülünde ricali devletde saraya davet olunarak, enine boyuna müzakere olunmuş vebundan da, padişahın başda olması sefere güç katacağı kanaatine medar olduğundan, o yolda birlik hâsıl oldu. Bunun üzerine Edirne'ye doğru yola çıkıl­mıştır. Rusya; Osmanlı Devletinin kendi üzerine gelmek üze­re sefere çıktığını haber aldığında, şahsi dostu olan Kırım Han'ı Murad Giray ile temasa geçmek suretiyle barış yolunu açma gayretine girdi.

Nitekim bu teşebbüsü Kur'an emri müsalaha isteyene bu­nu konuşma şansı verin, tavsiyesine uygun hareket eden devletin, 22/muharrem/1091-13/şubat/1681'de, oniki mad­deden müteşekkil, yirmi sene müddet geçerli olacak sulha imzalar atıldı. Bu sulh antlaşmasına göre bizim Özi dediğimiz

Dinyeper nehrinin sağındaki yerler biz de, Kiyef ve bir kaç palanga ise Ruslarda kalıp Potkalı Kazaklarına, Karadeniz'de balık tutma müsaadesi bunun içinde yer alırken, Kiyef Kalesi jle Potkali Kazakları sınırına kadar olan sahada her iki devlet de kale İnşa etmeyecekti. Bu arada Kırım Han'ının, Rusya üzerine akınlarına son verilipesir alınmış olanlar serbest bıra­kılacaktı.
Top