TarihSayfası tarihsayfasi.com



warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/tarih/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

Medeniyetler Tarihi

Hititler´in Anadolu´ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. MÖ 2000 yıllarında Hint-Avrupa kavimlerinin doğuda Kafkasya üzerinden Anadolu´ya girdikleri en kabul gören tezlerdendir. Tezlerden bir diğeri Çanakkale Boğazı´ndan, bir başkası ise, Karadeniz´den geldikleri varsayımıdır. Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri´ni egemenlikleri altına almışlar, kısmen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuşlardır.

MÖ II.bin başlarında, Yukarı Mezopotamya´daki Assur şehrinin zengin tüccarlarının Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girmiş olduklarını görüyoruz Orta Anadolu´nun geniş toprakları üzerinde kurulan küçük krallık veya beylikler, "Karum" adı verilen pazar yerleri ile son derece canlı birer ticaret merkezleriydiler.

(İÖ 334 yazı başları), Pers İmparatorluğu´nun istilası sırasında Büyük İskender´in kazandığı bir zafer. Sayıları büyük olasılıkla 40 bini bulan Persler, Granikos ırmağı (Kocabaş Çayı) kıyılarında mevzilenmişti. İskender´in hücum tabur, karşı kıyıdan yağan kargılara karşın ırmağın sığ yerinden öbür tarafa geçti. Onları izleyen İskender, Pers hattının sol merkezini vuracak biçimde yerleştirdiği komutanlarını harekete geçirdi.

İskender, Pers Kralı III. Dareios´un iki akrabasını öldürdü; kendisi ise süvari birliği komutanı Kleitos (Kara) sayesinde ölümden kurtuldu.. Persler bundan sonra dağıldı. İskender´in biyografisini yazan Arrhionos´a göre (İS 2. yy) bu savaşta Makedonyalılar yalnızca 115 kayıp verdiler.

BÜYÜK İSKENDER´İN GRANİKOS SAVAŞI

İlk zamanlarda, XIII. asırda Selçuklular´ın uç beyleri arasında Karamanoğulları´ndan sonra en kudretlisi ve en büyüğü, Germiyanoğulları idi. Beylik, 1260 yıllarından 1390´a kadar takriben 130, sonra 28 Temmuz 1402 Ankara muharebesinden 1429 Şubatına, kadar tekrar 27 yıl olmak üzere takriben 156,5 sene devam etmiştir.

Germiyan aşireti XIII. yüzyılda ilk defa Malatya taraflarında görülür. Daha sonra Germiyanoğulları, muhtemelen Moğolların baskısı üzerine Kütahya bölgesine göç etmişlerdir. Germiyanoğulları bu bölgede Türkiye Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Mes´ud ve Moğollara karşı bağımsızlıkları için mücadele ettiler.

Kentin nekropolünde yapılan kazılarda ön yüzleri kapı şeklinde olan Geç Roma mezarlarının güzel örnekleri bulunmuştur. Nekropol seramiğini inceleyen İnci Bayburtoğlu´na göre halen Ballıhisar´daki yerel bir depoda korunan mezar taşları MS. 3. ya da 4. yy´a tarihlenebilir. Bunların içinde en önemlisi üzerinde bir aslan heykelinin yer aldığı steldir.

Belçikalı arkeologlar Pessinus´un sığ vadisinde yapılmış geniş ve olasılıkla uzun bir kanalı da ortaya çıkarmışlardır. Bu kanalın her iki yanı basamaklıdır ve söz konusu basamaklar yazın kanaldaki su düzeyi aşağı indiğinde vatandaşlara kolaylık sağlıyordu. Bundan başka kanalın kuzey ucundan Roma çağında varolan derenin suyunu düzenleyen kapatma sistemini de Belçikalı arkeologlar bulmuşlardır.

Yapı çok ilginç bir plana sahiptir. Dar kenarlarında altı, uzun kenarlarında on bir sütun bulunan peristasis (antik tapınağın etrafını çeviren sütun dizisine verilen ad) Hellen tapınağının değişik bir uygulamasını göstermektedir. Yapıyla ilişkisi olan ve bir theatron (Antik Yunan tiyatrosunda seyircilerin oturduğu kısma verilen ad) işlevi gören gösterişli bir basamak sırası ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle Belçikalı araştırıcılar onu bir tiyatro-tapınak olarak tanımlamışlardır.

Buna rağmen Ekrem Akurgal söz konusu basamakların Kibele kültü ile ilgili olduğunu düşünmektedir. Çünkü tapınağın yeraltı bölümü Aizonai Tapınağı´nda olduğu gibi buna işaret etmektedir. Mimari süslemelerine göre tapınak MS. 1. yy´ın ilk yarısında yapılmıştır. Açık bir alanı üç yandan çeviren portiko (çatısı sütunlarla taşınan hol) kalıntıları buranın bir agora olarak düzenlendiği görünümünü vermektedir. Yapı, eski Anadolu kültürleriyle ilişkili Hellen tapınakları şeklinde batıya bakmaktadır.

Pessinus ören yeri, Ankara-Eskişehir karayolu üzerinde Sivrihisar yakınlarındaki Ballıhisar´da bulunmaktadır. Pessinus, tanrıların anası Kibele olarak anılan tanrıçanın ünlü kutsal yerleşmesiyle birlikte "Rahipler Devleti" şeklindeki antik bir Frig yerleşmesiydi. Ana Tanrıça´nın şekilsiz taştan yapılmış kült heykelinin (Baitylas) gökten indiğine inanılıyordu.

Kent, Bergamalılar´ın egemenliği altında kalmıştı, fakat Galatlar´ın saldırısına rağmen buradaki rahipler sınırlı bir özgürlüğe sahip olabilmişlerdi. Kenti beş Frigyalı ve beş de Galat rahiple birlikte bir baş rahip yönetmişti. MÖ. 204 yılında Roma senatosunun Pessinus´a elçiler gönderip Kibele´nin kült heykelini Roma´ya getirtmesi ve orada inşa ettirilen bir tapınağa bu heykelin yerleştirilmesiyle kent çok büyük bir üne kavuştu. MÖ. 25 yılında Augustus, Galatia eyaletini kurunca, Pessinus Romalıların yönetimine geçmiştir.

Frig Krallığı´nın başkenti Gordion´un kalıntıları Ankara-Eskişehir karayolu ve Sakarya ile Porsuk nehirlerinin birleştiği yerin yakınında Polatlı´nın kuzeybatısında bulunmaktadır. Gordion´un geçmişi MÖ 8. yüzyıl ortalarına kadar gider. Şehir en parlak dönemini MÖ 725 ve 675 yılları arasında yaşamıştır. Midas bu kentte oturmuştur. Gordion, MÖ 7. yüzyıl başlarında Kimmer saldırısına uğramıştır. Şehir, Büyük İskender tarafından bağımsızlığına kavuşturuluncaya kadar 6.yy ortalarından başlayarak Pers istilası altında kalmıştır. Ayrıca Büyük İskender çözenin Asya fatihi olacağına inanılan gördüğümü Gordion´da kılıcıyla kesmiştir (MÖ 334).

Kent Höyüğü:

350x500 metre ölçüsündeki yassı bir höyük durumundaki Frig kenti, Sakarya ırmağının hemen doğusunda yer almaktadır. Arkeologlar, anıtsal bir kapı ile birlikte kral ailesine ait bir çok yapı ve evlere kent duvarlarına ilişkin kalıntılar ortaya çıkarmışlardır. Bunların tümü Frig krallığına en parlak dönemine (MÖ 725-667) tarihlenmektedir.

Gordion´daki büyük tümülüs, mezar odasının çukur içinde değil de zemin yüzeyinde yapılmış olmasıyla dikkat çeker. Mezar odası (iç boyutlları 5.15x6.20, yüksekliği 3.25m), kireç taşından kaba bir duvarla çevrilmiştir. Bu 53 metre boyundaki tümülüsün yapılış tekniğine gösterilen özen, tam mezarın Friglerin en güçlü döneminde yaşayan bir krala ait olduğunu düşündürmektedir. Çeşitli iddialara göre mezar ya Midas´a ya da Midas´ın babası Gordias´a aittir.

"Anadolu´nun piramitleri" denilen tümülüslerden biri olan Büyük Tümülüs´ün 53 metre altındaki mezar odasının bozulmadan ortaya çıkarılışı 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya konulan başarılı arkeolojik uygulamalardan biridir. Kazı başkanı Roudney S. Young eski tümülüsün 250 metre çapında ve 70-80 metre yüksekliğinde olabileceğini tespit etmiştir.

Frig beyleri ölülerini ya kayalara oyulmuş mezarlara ya da tümülüslere gömerlerdi. Kaya mezarlarının çoğu soyulmuş oldukları için mimari dışında fazla bilgi vermezler. Buna karşın tümülüsler, yani yığma mezar tipleri Frig ölü gömme geleneğini öğrenmemizde önemli rol oynarlar. MÖ 8. yüzyıl başlarından MÖ 6. yüzyıl ortalarına kadar kullanıldıkları sanılan tümülüslerin büyük bölümü Gordion´dadır. Bu yığma toprak mezarları kentin sırtlarında yer alır ve sayısı 100´e yaklaşır.

Bu türde ölü gömme tekniği gelişmiş olarak birden ortaya çıkar. Bu durum tümülüs mezarlarının Frigya´ya dışarıdan gelmiş olduğuna işaret eder. Gerçekten de Arnavutluk ve Makedonya´da soylu kişileri gömmek amacıyla tümülüs mezarların MÖ 1800-1500´den itibaren kullanıldığı bilinmektedir.

Frigya uygarlığı denildi mi akla ilk gelen Kral Midas olur. O zamandan günümüze Kral Midas ile ilgili iki efsane ulaşmıştır. Bunlardan ilki şöyledir:

"Midas Frigya Kralıydı. Pek öyle akıllı biri değildi; ama akılsızlığının cezasını sadece kendisi çekmiştir. Birgün Midas´ın adamları sarayın yakınlarındaki gül bahçelerinde yaşlı Silenos´u buldular. Dionisos´u ararken yolunu kaybetmişti Silenos. Her zamanki gibi zil zurna sarhoştu yine. Ağaçların arasında sızıp kalmıştı. Midas´ın adamları, tepeden tırnağa güllerle süslediler onu, sonrada krala götürdüler. Midas, güler yüzle karşıladı Silenos´u, tam on gün on gece ağırladı. Yedikçe yedi Silenos, içtikçe içti. Sarhoş oldu, şarkılar söyledi, sızdı, ayıldı... Onuncu günün sonunda da Frigya kralı elinden tutup tıpış tıpış Dionisos´un yanına götürdü onu.

Son yorumlar