Kanuni Sultan Süleyman Döneminde "İbrahim Paşa"

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde "İbrahim Paşa"



Kânûnî Sultan Süleymân Han’ın ikinci sadrâzamı. 1493 yılında Epir’de Parga yakınlarında bir köyde doğdu. Altı yaşlarında iken Bosna beylerbeyi İskender Paşa’nın bir akını sırasında ele geçirildi. İstidat ve kabiliyeti görülerek Kefe sancakbeyi olan şehzâde Süleymân’a hediye edildi. Onunla beraber büyüdü. İslâm terbiyesi ile yetiştirildi. Şehzâde Süleymân’ın îtimât ve dostluğunu kazandı. Onun 1520’de babasının yerine tahta geçmesi üzerine, İstanbul’a geldi.

Sarayda mühim vazîfeler gördü ve gittikçe nüfuz kazandı. 1521’de kapıağası (Bâbüsseâde ağası) oldu. Belgrad seferine katıldı. Bu esnada İstanbul’da onun için bir konak yapıldı. Sadrâzam Pîrî Mehmed Paşa, konağın inşâsı ile sefer esnasında bile alâkadar oldu. 1522’de yapılan Rodos seferine hasodabaşısı ve iç şahinciler ağası sıfatıyla katılan İbrâhim Ağa’nın, birçok işlerde nüfuz ve te’siri gün geçtikçe daha bariz şekilde görünmeye başladı. Pâdişâh; bilgisi, görgüsü ve kültürü ile vezir olacak şekilde yetiştirilmiş olan İbrâhim Ağa’yı sadrâzam yapmak istiyor, onun üstün vasıflarından bir an önce ve daha te’sirli şekilde istifâde etmeyi arzu ediyordu.

Baba yadigârı sadrâzam Pîrî Mehmed Paşa’ya da bir şey diyemiyordu. Fakat Pîrî Mehmed Paşa, vaziyeti öteden beri biliyor, İbrâhim Ağa’nın ehil hâle gelmesi, yerine lâyık olması için elinden geleni esirgemiyordu. Pâdişâh bir gün Pîrî Mehmed Paşa’ya; “Hizmetinden gayet memnun olduğum bir hizmetkârımı Enderûn dışında bir işle görevlendirmek isterim, bilmem ne mansıbla çıkarsam?” dedi. Durumu hemen anlayan Pîrî Mehmed Paşa; “Ona bendenizin yeri münâsibdir” diyerek sadrâzamlık mührünü Kânûnî Sultan Süleymân Han’a teslim etti. Pâdişâh da hasodabaşı İbrâhim Ağa’yı Rumeli beylerbeyliği de uhdesinde olmak üzere sadrâzam yaptı. Pîrî Mehmed Paşa, emekliye ayrıldı. Sadrâzamlık bekleyen ikinci vezir Hâin Ahmed Paşa, Mısır beylerbeyliğini isteyerek İstanbul’dan ayrıldı. Mısır’a vardıktan bir müddet sonra da isyân etti.

Sadrâzamlığının birinci senesi sonunda, Hâin Ahmed Paşa isyânının bastırılmasını müteakip, ikinci defa Mısır beylerbeyi olan Güzelce Kâsım Paşa ile defterdârı arasındaki ihtilâfları hâlletmek ve Mısır halkının isyâna destek vermesinin sebeplerini yerinde görmek için sadrâzam İbrâhim Paşa donanma ile yola çıktı (1524). Yanında, defterdâr İskender Çelebi ile tezkireci Celâlzâde Mustafa Çelebi de vardı. Pâdişâh, adalara kadar teşyî etti. Fırtına sebebiyle deniz yolunu terk ederek Marmaris’de karaya çıkıp, Halep-Şam yolu ile Kâhire’ye ulaştı. Kâhire’de üç ay kalarak mâlî ve idâri ıslâhat yaptı. Mısır beylerbeyliğine Süleymân Paşa’yı, defterdârlığa da Hamravî’yi tâyin etti. Varîdât fazlası sekiz yüz altının her sene İstanbul’a gönderilmesini kararlaştırdı. Bu sırada İstanbul’da yeniçeriler arasında karışıklık oldu. İbrâhim Paşa Sarayı’nın hazîne ve eşyası yağmalandı. Bunun üzerine Pâdişâh, sadrâzamı İstanbul’a çağırdı.

1525 Eylül’ünde İstanbul’a gelen İbrâhim Paşa, Mısır’daki icrâatı ile Pâdişâh’ı gayet memnun etmişti. Onu, 1526’da açılan Macaristan seferine serdar tâyin etti. Başta Pâdişâh olduğu hâlde İstanbul’dan hareket eden ordu, Sofya-Belgrad yolu ile ilerledi. İbrâhim Paşa, Petervaradin kalesini muhasara ile zabtedip, Uylak kalesini teslim aldıktan sonra, Mohaç ovasına yaklaşırken, sefer maksadının Budin’in fethi olduğu îlân edildi. 29 Ağustos’da, askeri yerli yerine yerleştirdikten sonra, pâdişâh huzurunda serhâd beyleriyle yapılan istişare toplantı sırasında düşmanın görülmesi üzerine, harp nizâmına geçildi. Rumeli kuvvetlerinin başında savaşa katılan İbrâhim Paşa, emrindeki kuvvetlerle ilk safta düşmanın hücumunu karşıladı. Macar kuvvetleri karşısında bir hayli hırpalanan Rumeli kuvvetleri, Hüsrev ve Bâli beylerin düşmanı yandan çevirmesi ve Osmanlı topçusunun müessir ateşi sayesinde tehlikeden kurtuldu. Bir kaç saat içinde Mohaç meydan muhârebesi kazanıldı (Bkz. Mohaç Meydan Muhârebesi). Pâdişâh sadrâzamla birlikte Budin’e girdi. Kurban bayramını burada geçirdikten sonra, Segedin’den Tisa yoluyla dönüşe geçen İbrâhim Paşa, Tuna yakınlarında Titel kalesini fethettikten sonra, köprü kurarak karşıya geçip Pâdişâh’la buluştu. Birlikte İstanbul’a döndüler. Ordu, Mohaç meydan muhârebesi ile meşgulken; Anadolu’da Kalender Şâh adında biri, İran’dan destek alarak başına topladığı bazı kimselerle isyâna kalkıştı. Mohaç seferi dönüşünde Kalender Şâh üzerine serdâr tâyin edilen İbrâhim Paşa, isabetli tedbirler alarak Başsız yaylasında âsileri mağlûb edip dağıttı (1527). Pâdişâh’ın dördüncü sefer-i hümâyûnu olan, birinci Viyana muhasarasının yapıldığı seferde orduya yine serasker tâyin edildi. Sefer esnasında Rumeli kuvvetlerinin başında Sofya’dan îtibâren öncü olan İbrâhim Paşa, Belgrad’da Osmanlı ordusunu karşılayıp, Mohaç’da bağlılığını arz için gelen Macar kralı Zapolya’yı karşıladı. Budin’i beş günlük bir muhasaradan sonra Avusturyalılardan teslim aldı. Viyana muhasarasında bir hayli gayretleri görüldü. Tebdîl-i kıyâfetle surların etrafını dolaşıyor, hücuma kalkan askeri teşyî ediyordu. Mühimmat ve zahîrenin azalması ve kış mevsiminin yaklaşması üzerine, kumandanlarla yaptığı istişare netîcesinde muhasara kaldırıldı (Ekim 1529). İstanbul’a dönen İbrâhim Paşa, Avusturya kralı Ferdinand’ın elçilerine yüz vermedi. O devirde hiçbir Avrupa devleti pâdişâha hitâb edemez, en büyük kral ve imparatorları bile sadrâzamla muhabere ederlerdi. Kral Ferdinand’ın elçileri İstanbul’da barış müzâkereleri ile uğraşırken, kumandanlarından biri de Budin’i muhasaraya kalkıştı. Bunun üzerine Alaman sefer-i hümâyûnu gerçekleşti (1532). Pâdişâh’ın beşinci seferi olan bu savaşta da İbrâhim Paşa’ya serdarlıkla birlikte, Rumeli beylerbeyliği tekrar verildi. Köseg kalesini muhasara eden İbrâhim Paşa, bir müddet sıkıştırdıktan sonra kaleyi sulhla teslim aldı. Muhafızını yerinde bırakarak, Osmanlı Devleti’ne tâbi olan Macar kralı Zapolya’ya itaati şart kılındı. Düşman kralları yine ortada görünmüyordu. Habsburg imparatoru ve İspanya kralı Şarlken’i meydanlara çekemeyen Osmanlı ordusu, akıncıları düşman ülkesine sokup geniş çapta bir yıpratma hareketi yaptırdıktan sonra, İstanbul’a döndü. İbrâhim Paşa, kral Ferdinand’a gönderdiği mektupda Şarlken’i bulamayan Pâdişâh’ın İstanbul’a döndüğünü alaylı bir dille anlattı. Osmanlı Pâdişâhı’nın bu işdeki kararlılığını gören kral Ferdinand, İstanbul’a elçi göndererek Osmanlı Devleti’nin bütün isteklerini kabul ederek sulh yaptı. Osmanlı Devleti’ne tâbi bir kral hâline gelen Ferdinand, Kânûnî Sultan Süleymân Han’ı babası, İbrâhim Paşa’yı da biraderi bilecek, Pâdişâh da Avusturya topraklarını kendi toprağı, halkını da tebeası kabul etme lütfunda bulunacaktı (1533). Batıda barış yapılması, İran tarafına rahat sefer yapılmasını te’min etti. Serasker ünvânıyla İbrâhim Paşa, Ekim 1533’de İstanbul’dan İran seferi için öncü olarak hareket etti. Kışı Halep’de geçirdi. Burada, İstanbul’dan gelen Barbaros Hayreddîn Paşa’yı kabul etti. 1534 Nisan’ında Diyarbekir’e doğru yola çıktı. Pâdişâh da Haziran’da İstanbul’dan hareket etti. İbrâhim Paşa, Doğu Anadolu’daki Osmanlı Devleti’ne tâbi olmayan yerleri itaate aldı. Van’ı alıp Azerbaycan’a girdi. İran ordusunu mağlûb ederek Ağustos 1534’de Tebriz’i aldı. Geylân ve Şirvan vâlilerinin itaatlerini kabul etti. Van ve Tebriz’i tahkim ettirdi.

İran Şahı Tahmasb’ın geldiğini haber alınca da Pâdişâh’ı haberdâr etti. Eylül sonlarında Tebriz’e gelen Pâdişâh’la birlikte, 30 Kasım 1534’de savaşsız olarak Bağdâd’a girdiler. İmâm-ı a’zam ve Abdülkâdir-i Geylânî (r. aleyhim) gibi büyüklerin kabirlerini ziyaret edip, türbelerini tamir ve tezyin ettirdiler. Kışı Bağdâd’da geçiren Pâdişâh, İran Şâh’ı Tahmasb’ın Tebriz’i alıp Van’ı kuşatması sebebiyle tekrar Tebriz üzerine yürüdü. Osmanlı ordusu ile savaşmayı göze alamayan Tahmasb, İran içlerine çekildi. Tebriz’e tekrar giren Kânûnî Sultan Süleymân Han, şehirde lüzumlu tahkimatı yaptıktan sonra, İbrâhim Paşa ile birlikte İstanbul’a döndü (1536) (Bkz. İran Harpleri).

İstanbul’da Fransızlara verilen imtiyazlarla (kapitülasyonlarla) ilgili andlaşmayı yapan İbrâhim Paşa, sarayda kaldığı bir gece, bilinmeyen bir sebeple verilen bir emir üzerine boğularak öldürüldü. Cesedi gizlice kaldırılarak, Galata’da Tersane arkasındaki Canfedâ zaviyesi mezarlığında defnedildi.

Bir kaç lisan bilen İbrâhim Paşa, târih, coğrafya ve harp târihi ile ilgili kitaplar okurdu. Osmanlı Devleti târihi içinde hiç bir sadrâzamın erişemiyeceği bir ihtişama sahipti. Galata’da eski Yağkapanı Câmii, Mekke, Selanik, Hezargrad ve Kavala’da; câmi, imaret, mektep, medrese, dârülhadîs, tâbhâne, hamam, çeşme, sebil ve bâzı kasabalarda; mescid, tekke ve zaviyeler yaptırdı. Yaptığı zengin vakıflarla bunların uzun süre yaşamasını te’min etti. Ayrıca Muhsîne Hâtûn ismindeki hanımı da, İbrâhim Paşa adına Kumkapı’daki câmi ile bitişiğindeki zâviyeyi yaptırdı.

1) Hadîkat-ül-vüzerâ; sh. 24

2) Peçevî Târihi; cild-1, sh. 20

3) Tabakât-ül-memâlik (Celâlâde Mustafa Çelebi, Millet Kütüphânesi, 779); sh. 119

4) Âli Târihi; cild-2, sh. 5

5) Rehber Ansiklopedisi; cild-8, sh. 48

6) Münşeât-üs-selâtîn; cild-1. sh 508

7) Osmanlı Târihi (Uzunçarşılı); cild-2, sh. 545

8) Devlet-i Osmaniye Târihi (Hammer); cild-5, sh. 36, 160

9) Mufassal Osmanlı Târihi; cild-2, sh. 888

10) Osmanlı Târihinde Gizli Kalmış Vesikalar (Uzunçarşılı, Belleten, sayı-163, 1977)

11) Târih-i Solakzâde; sh. 446

12) Kânûnî Sultan Süleymân’ın vezîriâzamı

13) Makbûl ve Maktûl İbrâhim Paşa, Pâdişâh Dâmâdı Değildi (Uzunçarşılı, Belleten, sayı-114, 1965)

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde "İbrahim Paşa" yorumları

  • Image Description
    mariye
    19.02.2011

    harbi bizim insanımızın beyni sulanmış.film ile hemen tarihi yazıverdiler.kurgu olduğunu karıştıracak kadar zavallılar.sanatçılar film çelker yolda yürütmezler öylesin bak bak sen diye.başka bi role geçer yine film ile gerçek hayatını karıştırırlar.ya önce bi düşünün kanuniler olsun diğer atalarımız olsun onca toprakları nasıl almışlar inaçla.iki kurguya kanan zavallı beyinler düşünemior.avrupa bile hala bizden korkmasa şuan halimize acırlarmı kargaşa bile çıkaramıyorlar biliyorlarki Türk korkmaz kızı erkeği beşikteki bebeği bile..Arkadaşın biri atatürk olmasaydı diyo evet haklı ama unutmasınki kanunide olmasa idi bu topraklar olmazdı.unutmasınki atatürk ondan sonra geldi hemde asrılar sonra.bu hayatta kimseye onları yargılamak düşmez onu sadece öldüğünde mizanda Allah sorgular.herkes önce kendi gözündeki çöpe baksın sonra benim atalarımın gözündeki çöpe taksın.vatan elden giderken neden susuyorsunuz ozaman saçma sapan yorum yapanlar hadi olun bi fatih sultan mehmet bi kanuni olunda görelim yemezzz amaa.anca konuşursunuz.kimse kimseyi eleştirme hakkına sahip değildir.her insan doğar bi amaç için dünyaya gelir.ibadettir bunun özü sınavdır.bunlara bakın siz nasıl hesap vercez diye.orda mizan kurulduğunda Rabbim ben gece gündüz sen uykuda uyanıkken seninle idim ya sen nerde idin diye sorunca bunun cevabını verebilecekmiyiz siz ona bakın bırakın atalarım rahat uyusunn artık...

  • Image Description
    nrm
    28.02.2011

    bütün sölediklerine sonuna kadar katılıyorum
    bu dizi osmanlıyı karalama kanpanyasından başka bişey degil
    tarih altında yayınlamayın
    bu dizinin devamının verilmesi osmanlı yı karalama kanpanyasına çanak tutmaktan başka bişey degildir

  • Image Description
    Ziyaretçi
    01.03.2011

    bende bu dizinin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum kanuni sultan süleyman osmanlı topraklarını en geniş hale getiren adamdır ... bu film tamamen osmanlıyı karalama ve kirletmeye yöneliktir...

  • Image Description
    Ziyaretçi
    05.03.2011

    muhteşem yüzyıl dizisi tarihi film.belgesel değil bu yüzden tarihi açıdan eleştirilmesini pek mantıklı bulmuyorum...bu film bir belgesel olmamakla beraber kısmen de olsa gerçekleri yansıtıyor...eleştirilerin odak noktası padişahın haremde geçen yaşantısı ve özel hayatı...bunları olmamış sayamazsınız...padişahlarda hepimiz gibi insandır..yemek yerler,uyurlar,sevişirler,hastalanırlar,tuvalete giderler vs..bunlar filme konu oluyor diye şanlı tarihimize hakaret edilmiyor..kanuniyi anlatan bir filme tahammül edemeyenler deli ibrahimin hayatı film olursa acaba ne derler?

  • Image Description
    Ziyaretçi
    06.03.2011

    bence MUHTEŞEM YÜZYIL harika bir şey HÜRREM SULTANIN yerinde olmak o kadar çok isterdim ki bilmezsiniz

  • Image Description
    Ziyaretçi
    13.04.2011

    Cocuklugum bilimsel duzeyde karsilastirmali tarih bilgisine sahip ve gunluk hayatinin neredeyse 9 saatini Osmanli tarihine adamis rahmetli babamin tarihten sayfalar adini verdigi yemek sonrasi soylesilerini dinlemek ve katilmakla gecti. Uzun yaz tatillerini ise evdeki kutuphanedeki tarih kitaplarini ve dunya ve Turk edebiyatinin nadide orneklerini orneklerini okumakla gecirdim.Bilgimin mutevazi olmasini kabul etmekle beraber Muhtesem Yuzyil dizisinin getirdigi sesin kalitesinin kalitesizligi beni uzdu ama maalesef sasirtmadi.

    Orta ogrenimde tedrisata alinan ve genc dimaglara tarih diye okutulan enderunun gunlugunden hallice bir tarih dersi kalitesindedir. Karsilastirmali tarih ise daha ders kitaplarina girmemistir ve pek girecegede benzemiyor. Tek tarafli, vitrin suslemeceden oteye gitmeyen ve cocuklugumdaki cep fotoraman icerigindeki tarih dersleri hala gundemde ve vitrin suslemek zanaatindan ileri gidememekte. Sonuc olarakda guzel tarihimizi atinin kuyrugunu baglayan Selcuklu Hukumdari Alparslan,Selanik'teki iki katli pembe ev, bir gemiye binip kacan hain Vahdettin icerigi ve sablonunun disina cikamadan ogrenmek azabina ve terorune maruz kaliyoruz. Vede daha da vahimi tarihimizi bildigimizi sanip ona gorede fikir beyan ediyoruz, ve hatta dis politikalarimizin pusulasini ve temelini bilmedigimiz ve bilmemekte direndigimiz eksik tarih bilgisine dayandiriyoruz bilinc alti ve bilinc ustu.

    Bu dizi kurgu ustune ve fantastik tarih ogelerini iceren bir dizi. Ayni anda 8. Henry'nin hayatini dizi olarak vizyona sokan BBC, Tudors dizisinde de ayni rotayi izlemis. Bakiyorum Ingiliz basinina ve halka; kimsede ortaligi yaygaraya basipda 8. Henry duskunu, katil, gaddar vs vs vs diye galeyana gelme gocuntusu yok.Neden diziyi elestirenler, ki film elestirmesinin disina cikilmis, ulusal kimligimizin, tarihimizin tehlikede oldugundan tutunda, Osmanliya kin nefret entrikasinin bir komplosu olduguna dair bilim kurgu duzeyinde elestiri yapmayi seciyor. Elestiri, layikiyla yapilirsa bir seyler katar. Ama elstiri maalesef her babayigidin harci degildir. Elestiri yapmak bilgi, donanim, tevazu ve dinginlik ister...Asabiyim sarkisinin listebasiolarak haftalarca muzik listelerinde kaldigi ayaklarini biraz Akdenize sokmus Orta Asyalilarin ulkesi olan canim memleketimde elestiriyi elestiri gibi yapmak maalesef bir lukstur.

    Evet uzuluyorum, bir millet ki tarihini ogrenmekten alikoyulmus ve verilen dogmatik cepfotoroman sablonundaki tarih bilgisinin gercek tarihi olduguna inanmis ve iman getirmis. Sablon disi en ufak bir belgeye ve bilgiye sirtini donmeyi vatanseverlik addediyor. Bu kadar ucuz degil vatana, tarihe gecmise ve gelecege sahip cikmak. Ucuzlugu ve seviyesiz tartismayi birakmakda bir secim. Siz seciminizi bir daha gozden gecirmek istermisiniz? Kolay gelsin!

    Surc- u lisan ettiysek affola.

  • Image Description
    Ziyaretçi
    17.04.2011

    Kanuni sultanimizin özel hayatında yapmış olabilir. Aynı tarz tarihi filmi Atatürk için de yapilsa nasıl olur. Özel hayatı, çevresindekilerin ve onun icki ile mücadelesi, karısı ile aşkı anlatılsa, oldukça bilgilendirici olur.

  • Image Description
    ercan
    23.04.2011

    arkadaşlar kanuni sıltan sülayman hz bu dünyada gelmiş geçmiş en büyük liderlerden biri dedemizdir bizler onların torunlarıyız. bizler eleştiri yaparken saçmalıyoruz arkadaşların dedikleri gibi bu cihan padişahlarıda yerler içerler gezerler uyurlar vs vs hepsi insadı kanuni sultan süleyman da bir insandı bu film kurgudan oluşuyor sonuçta belgesel değil eleştirirken bunuda dikkate alın ayrıca ben filmde ufak defek abartılar dışında uygunsuz bir şey görmedim sonuçta bir emek harcanmış saygılı olmak lazım düşmanlık yaratacak yaklaşımlardan uzaklaşalım

  • Image Description
    Ziyaretçi
    27.04.2011

    arkadasım o zaman nıye ızlıyorsunuz? ızlemıyorsanız bu yorumları nerden bulup yapıyorsunuz? tek bır soru bu HAREMLER i herhalde babalarının hayırına kurmuslar o kadar kadınıda annesı babası yok dıye allah bılır doldurmuslar ıcıne artı her gece odalarına alarak deme. bı kere oz elestırı yapmasını ogrenın. olurmu o zaman bızım mukemmellıgımız nerde kaldı. sımdı bu elestırıyı yaptım dıye agzınıza gelenıde soylersınız. ama normal ıste bu verecegınız cevaplardan nasıl bı mıllet oldugumuzu ıspat edeceksınız zaten. bı kerede kusur oldumu oz elestırı yapılsın. deve kusu basımızı topraga sokmanın luzumu yok

  • Image Description
    Bsra
    29.04.2011

    kelimesi kelimesine her lafına katılıyorm..

  • Image Description
    Bsra
    29.04.2011

    ben de sana katılıyorum mariye ama dizinin azda olsa gerçekleri yansıttığını düşünüyorum tarihin ilerleyişine bakıp okuyunca diziyle paralel gittiğini görünce etkisinde kalmamak mümkün değil

  • Image Description
    asım
    17.10.2011

    koskoca kanuni bir diziye sıgdı arkadaş diyor ya yalanlarsınız.bizim kusurlarımız var evet tarihimize sahip çıkmamak.dünya tarihini son 1500 yılında biz türkler varız.ama amerikanı destanları sinemada .bizim kanuni muhteşem yüzyılda yazık yazık.

  • Image Description
    Ziyaretçi
    17.11.2011

    Ya sadece kişisel zevklerin ugrunamı soyledin bu cümleyi, yoksa tarih bilgine dayanarakmı boyle bişi istiyosun

  • Image Description
    Ziyaretçi
    17.11.2011

    bu film tamamen osmanlıyı karalama ve kirletmeye yöneliktir... diyen zihniyetler?

    Madem bukadar saygı duyuyorsunuz Osmanlı isminin baş harfini büyük yazmasını bilin önce!
    Ayrıca sizler komik insanlarsınız. Padişah da insandır Padişahda yer içer gezer tozar ilişkiye girer. Kafanıza bunu sokun önce.
    Bir kaç bölümünü izledim Osmanlı sevgisi canlandı içimde. Şimdi ise Osmanlı tarihi okuyorum. Yani bu dizi bana forum veya bu gibi sitelere Osmanlıyı karalamak hakaret etmek gibi saçma sapan cümleler kurdurtmuyor. Ben ve benim gibilere kitap okutturuyor.
    Demek oluyorki burda sizin cümlelerin karşılığı zırvalamak oluyor. Diziye daha fazla reytingler dilerim.

  • Image Description
    Pargalı
    17.11.2011

    Bence Pargalı İbrahim2in ölümünde kesinlikle Hürrem'in etkisi var. Ben bu değerli paşamızın katlini tamamiyle kendimiz için acı bir kayıp olarak nitelendiriyorum...

Top